Too Tiny For Tea - Çay İçin Çok Küçük


Hikayenin Konusu:

Merhabalar,

Bugünkü İngilizce hikaye çevirimizde ailesinin en küçük çocuğu olan Marty'nin başından geçenleri okuyacağız. 

Temel seviye İngilizce bilgisi gerektiren hikayemizi çevirilerimiz sayesinde rahatça okuyabilecek ve kendinizi geliştirebileceksiniz.


Hikayede Kullanılan Zamanlar:

Simple Present Tense(Geniş Zaman)
Simple Past Tense(Geçmiş Zaman)


Hikaye Seviyesi:

1. ve 2. Seviye - Elementary(Temel Düzey İçin)



TOO TINY FOR TEA
ÇAY İÇİN ÇOK KÜÇÜK

Marty Mckay was already five years old, but he was still the baby of the family.
Marty Mckay zaten beş yaşındaydı ancak O hala ailenin bebeğiydi.


"Can I have some tea too?" Marty asked his mother. She drank her tea from a beautiful cup and stirred it with a silver spoon.
"Biraz da çay alabilir miyim?" diye annesine sordu Marty. O(annesi) güzel bir kupadan çayını içti ve gümüş bir kaşıkla çayını karıştırdı.


"No, Marty. You're too young to drink tea."
"Hayır Marty. Sen çay içmek için çok gençsin."


"But, why?" Marty asked.
"Ama, neden?" diye sordu Marty.


"Because your fingers are too tiny to hold the cup. And tea is too hot for you, baby."
"Çünkü senin parmakların kupayı tutmak için çok küçük. Ve çay da senin için çok sıcak bebeğim."

"I'm not a baby," Marty said. "I'm five-and-a-half."
"Ben bir bebek değilim." dedi Marty. "Ben beş buçuk yaşındayım."



Marty went out to the yard. His brother Ralph was playing basketball.
Marty bahçeye gitti. Kardeşi Ralph basketbol oynuyordu.


"Can I play too?" Marty asked. Ralph bounced the ball up and and down under Marty's nose and then threw it into the basket.
"Ben de oynayabilir miyim?" diye sordu Marty. Ralph Marty'nin burnunun altında topu yukarı ve aşağıya doğru salladı ve ardından basket attı.


"No Marty, you're too young to play basketball."
"Hayır Marty, Sen basketbol oynamak için çok küçüksün."


"But, why?" Marty asked.
"Ama, neden?" diye sordu Marty.

"Because the basket is too high for you to reach. And the ball is too big for your tiny baby hands," Ralph said.
"Çünkü pota senin ulaşabilmen için çok yüksekte. Ve top, senin küçük bebek ellerin için çok büyük." dedi Ralph.


"I'm not a baby," Marty said. "I'm five and three quarters."
"Ben bir bebek değilim." dedi Marty. "Ben beş buçuk yaşındayım."

Marty went into the kitchen. His sister Jane was getting ready to ride her bicycle to the candy store.
Marty mutfağa gitti. Kız kardeşi Jane şeker dükkanına gitmek için bisikletine binmeye hazırlanıyordu.


"Can I go to the store to buy candy?" Marty asked Jane. He could feel the wind in his hair and the candy on his tongue.
"Ben de şeker almak için dükkana gidebilir miyim?" diye Jane'e sordu Marty. O(Marty) saçında rüzgarı ve dilinde şekerin tadını hissediyordu.


"No, you're too young to go to the store," Jane said.
"Hayır, dükkana gitmek için çok küçüksün." dedi Jane.


"But why?" Marty asked.
"Ama, neden?" diye sordu Marty.


"Because the store is too far for you to ride to. And your baby bike is too slow."
"Çünkü düzkkan senin biaiklete binmen için çok uzakta. Ve senin bebek bisikletin çok yavaş."


"I'm not a baby," Marty said. "I'm nearly six."
"Ben bir bebek değilim." dedi Marty. "Neredeyse altı yaşındayım."


"Six?" Jane laughed. "You just turned five!"
"Altı mı?" dedi Jane gülerek. "Sen sadece beş yaşının içindesin."


Marty sat on the grass and watched his sister ride away on her bike. He started to cry. Marty's father was washing the car. He heard a tiny cry and went to find out what was wrong.
Marty çimene oturdu ve kız kardeşinin bisikletine binmesini izledi. O(Marty) ağlamaya başladı. Marty'nin babası araba yıkıyordu. O(babası) küük bir ağlama duydu ve ters giden şeyin ne olduğunu bulmaya gitti.


"Why are you crying?" Marty's father asked.
"Neden ağlıyorsun?" diye sordu Marty'nin babası.


"Because I'm too tiny to do anything. I wish I weren't the youngest one."
"Çünkü Ben her şeyi yapmak için çok küçüğüm. Keşke en küçük olmasaydım."


"Be careful what you wish for," his father said.
"Ne dilediğine dikkat et." dedi babası.


Just then, Marty's mother came out to bring Marty's dad his tea. She patted her belly and smiled.
Tam o sırada, Marty'nin annesi, Marty'nin babasına çayını getirdi. O(annesi) karnını okşadı ve gülümsedi.


"We're going to have another baby," his mother said.
"Bizim başka bir bebeğimiz olacak." dedi annesi.


"And that means you're going to be a big brother," his father said.
"Ve bu demek oluyor ki sen abi olacaksın." dedi babası.

"But, I'm too tiny to be a big brother," Marty said. "I'm just a baby!"
"Ama, Ben abi olmak için çok küçüğüm." dedi Marty. "Ben sadece bir bebeğim!"



***

Öğrendiğimiz Yeni Kelimeler ve Anlamları:

drank(drink): içmek
stirred(stir): karıştırmak
bounced(bounce): zıplatmak, sallamak
reach: ulaşmak
laughed(laugh): gülmek
sat(sit): oturmak
patted(pat): okşamak, sıvazlamak

spoon: kaşık
yard: bahçe
tongue: dil
store: mağaza, dükkan
far: uzak
nearly: neredeyse, hemen hemen
youngest: en genç
belly: karın

Yorumlar

Yorum Gönder

Argo ve hakaret içeren yorumlar yapmamanızı rica ederiz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şimdiki Zaman - Hikaye Çevirisi #1